T24 Dış Haberler
Silah sanayii iklimi en çok kirletenlerin başında geliyor. Örneğin bir F-35 savaş uçağı tek bir görevde, ortalama bir vatandaşın atmosfere iki buçuk yılda saldığı kadar karbondioksit salıyor. İngiliz araştırmacı Stuart Parkinson’a göre, dünya çapındaki karbondioksit emisyonlarının yüzde 5,5’i askeri faaliyetlerden kaynaklanıyor. Bu oran bütün hava ve deniz taşımacılığının emisyonuna eşit.
Son yıllarda Avrupa genelinde şirketler askeriye için çevreci çözümler üzerinde çalışıyor. Elektrikli motorlu tanklar tasarlanıyor, hibrit sistemler geliştiriliyor, enerji tasarruflu hava savunma sistemleri kuruluyor. Ancak asıl mesele iklim koruma değil. Uzmanlar, e-yakıtları öncelikle yeşil oldukları için değil, sektörü daha bağımsız kıldığı için tercih ettiklerini söylüyor.
Yeşil teknoloji, ülkeyi korumaya yardımcı oluyor
Yirmi yıldır iklim değişikliğinin askeriyeyi nasıl etkileyeceğini araştıran Alman Savunma ve Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nden (GIDS) Stefan Bayer, bu konuda önyargıların hâlâ çok olduğunu hatırlatıyor. Pek çoğu için sektörün çevreci tank yakıtındansa yeterince tank üretmek gibi daha acil sorunları olduğunu vurgulayan Bayer, “çevreyi görmezden gelmek ordunun operasyonel kapasitesini riske atar” diyor ve bunun için üç sebep sıralıyor: Birincisi, iklim değişikliği yüzünden sel, kuraklık, göç ve yeni çatışmalar gibi ordulara daha fazla görev düşüyor. İkincisi, modern askeri teknoloji hâlâ çoğunlukla fosil enerjiye muhtaç. Üçüncüsü, değişim olmazsa ordu dışa bağımlı kalmaya devam edecek.
Alman silah şirketi Rheinmetall’in hidrojen programı başkanı Shena Britzen ise daha karamsar. Britzen, “Avrupa savunma durumunda yakıtsız kalırsa, ne gemi yüzer, ne tank ateş açar, ne jet uçar” diyor. RheinmetalGiga-PtX projesi ile yüzlerce tesiste e-yakıt üretmeyi hedefliyor. Bu yakıtlar elektrik, özellikle çevreci enerji yardımıyla, hidrojen ve karbondioksitten üretiliyor. Güneş, rüzgâr, su ve CO₂’e sahip olan Avrupa, ithalata gerek kalmadan kendi yakıtını üretebiliyor.
Elektrikli motorun avantajları
İkinci Dünya Savaşı’nda bile kömürden üretilmiş sentetik yakıt, Leuna-Benzin kullanıldığını hatırlatan uzmanlar, bugün şirketlerin çok farklı alternatifler üzerinde çalıştığını belirtiyorlar. Kışlalara güneş panelleri kurmak, taşınabilir metanol jeneratörleri, hava savunma için enerji depolama sistemleri, yürürken kendi kendini şarj eden bataryalar kullanmak gibi küçük ölçekli çözümlerin yanı sıra büyük projeler de hazırlanıyor. ABD örneğin biyoyakıtla çalışan savaş gemilerini çoktan test etti. Denizaltılarda uzun süredir hidrojen kullanılıyor. Uçak gemileri çoğunlukla nükleer enerjiyle çalışıyor. Augsburg merkezli Renk şirketi ise tankların hibrit sistemlerle donatılması üzerinde çalışıyor.
Amaç yalnızca benzin veya dizel tasarrufu değil. Elektrikli motor daha sessiz çalıştığı gibi, ısı sensörlerine yakalanması daha zor oluyor. Ayrıca tankı dizel motordan daha hızlı hareket ettiriyor.
Çözüm arayışlarından biri de, Indy projesi. 13 AB ülkesi ortaklığı ileyürütülen bu girişim, enerji açısından kendi kendine yetebilen askeri kamplar geliştirmeyi hedefliyor. Avrupa Savunma Fonu bu projeye 14 milyon euro destek sağlıyor. Projenin hedefi, kamp alanlarını lojistikten daha bağımsız hale getirmek, rüzgâr, güneş ve jeotermal enerjiden beslenen küçük enerji şebekeleri kurmak, elektroliz cihazları ile hidrojen üretmek. 2050’ye kadar kampların tamamının CO₂ nötr çalışması, 2030’a kadar da fosil yakıt tüketiminin yüzde 40, lojistik ihtiyacının yüzde 35 oranında azaltılması planlanıyor.
Çoğu proje hâlâ pilot aşamasında
Alman ordusu Bundeswehr de bu alanda bazı projeler geliştirdi. Nijer’de fotovoltaik kullanılan bir üs, dizel taşımalarını azalttı. Pfullendorf’ta bir üs ise jeotermal enerjiyle ısınıyor. Ancak çoğu proje yeterli maddi kaynak bulunamadığı için pilot aşamasını geçemiyor. Ayrıca çevreci çözümler pahalı olduğu gibi, seri üretim sağlanamıyor. Kamu ihale süreçleri de engelleyici bir başka unsur. Yıllardır e-yakıt araştırmaları sürüyor ama üretim hâlâ sınırlı. Çünkü sivil alanda öncelik hava ve deniz taşımacılığına veriliyor. Haziran 2025’te Frankfurt-Höchst’te Avrupa’nın en büyük e-yakıt tesisi açıldı. Burada yılda 2 bin 500 ton üretim yapılması planlanıyor.
Giga-PtX’in hedefi ise devasa. Bu proje ile yılda 20 milyon ton e-yakıt sağlanabileceği belirtiliyor. Bu miktarda yakıt ile NATO ordularının acil durumdaki ihtiyacını karşılamak mümkün. Rheinmetall, Almanya’nın maliyetini 35 milyar euro olarak tahmin ediyor. Bu, şirketin 2024 cirosunun üç katı.
Kaynak: die Zeit