Suriye’de görüşmeler bir ileri iki geri | SDG, “Statü ve güvence” istiyor; Şam, imza atmaya yanaşmıyor

Suriye’de ABD gözetiminde Şam yönetimi ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında süren görüşmeler, entegrasyon ve statüye” takıldı. SDG, Suriye’nin tüm bileşenleri yeni Suriye’ye katılması ve haklarının güvence altına alınmasını isterken merkezi Şam yönetimi, yönetimde ve orduda Kürtlere üst düzey görevler vermeyi ve “Gelecekte Suriye’nin parçası” olmayı taahhüt ediyor. Dışişleri Bakanı Esad el Şibani, Kürtlerle bir sorunlarının olmadığını ve yönetimde üst düzey görev alabileceklerine vurgu yaparak, “Federasyon ve bölünmenin” kırmızı çizgileri olduğunu söyledi.

Moskova’ya çıkarma yapan geçici Cumhurbaşkanı Ahmet el Şara’nın Devlet Başkanı Vladimir Putin’den İsrail işgali altında bulunan Golan Tepeleri’ne asker göndermesini ve yeni Suriye ordusuna silah vermesini talep ettiği ileri sürüldü.

İmza atılmadı, temenni olarak kaldı

SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile Suriye geçici Cumhurbaşkanı Ahmet el Şara arasında 10 Mart’ta imzalanan 8 maddelik anlaşmanın sahada uygulanması büyük oranda gerçekleşmedi. SDG heyetinin Şam’da bir süredir geçici yönetimle sürdürdüğü görüşmelerde ise nihai anlaşma sağlanamadı. Görüşmeler daha çok SDG’nin silahlı güçlerinin orduya entegrasyonuna yoğunlaşırken, görüş birliği sağlanan konularda bile imzalar atılmadı. Toplantılarda görüş birliği sağlanan konularda ise temennilerden ileriye gidilmedi. 

“Birleşme için şartlı baskı”

Suriye Dışişleri Bakanı Şibani yaptığı son açıklamada, Şam hükümetine bağlı askeri komiteler ile SDG temsilcileri arasında son dönemde yapılan görüşmelerde “ilerleme sağladığını” savunarak, “Artık SDG’nin orduya hızlı bir şekilde entegre edilme zamanı geldi” dedi. Şibani’nin, bir yandan Şam yönetiminin bölgedeki sorunları anlaşma yoluyla çözmek istediğini ve Kürtlerin artık “üst düzey devlet görevleri” alabileceğini belirtirken diğer yandan federal, özerklik, ademi merkeziyet ve otonomi gibi sistemlerin “müzakere edilemez” olduğunu ifade etmesi, Kürt çevrelerinde “şartlı birleşme” baskısı olarak yorumlandı.

“Önce haklar konusunda güvence, sonra entegrasyon”

Kürt tarafı, Şibanî’nin açıklamalarının, Şam’ın askeri entegrasyon konusuna odaklanırken siyasi ve kültürel hakları göz ardı ettiğini belirtip, Suriye ordusuna katılımın Kürt halkının anayasal haklarının güvenceye alınması koşuluna bağlı olduğunu net bir şekilde ifade ediyor.

Şam’daki görüşmelere başkanlık eden Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanlık Üyesi Sipan Hemo, entegrasyonun, “SDG’nin kimliğini korumasını ve mücadelesine saygı göstermesi” gerektiğini belirterek, “Suriye’nin tüm bileşenleri yeni Suriye’ye katılmalı” mesajı verdi. DSG’nin yalnızca Kürtlerin değil, tüm Suriye halklarının haklarını savunduğuna dikkat çeken Hamo, sürece tüm Suriyelilerin dahil olması gerektiğini “Biz sadece Kuzey ve Doğu Suriye’den bahsetmiyoruz; aynı zamanda Suriye’nin tüm bileşenlerinden Sünniler, Dürzîler, Hristiyanlar, Kürtler ve Alevilerden söz ediyoruz. Onların da yeni Suriye’nin kuruluşuna katılması gerekmektedir. Eğer tek bir bileşenin bile hakları tanınmazsa, Suriye zulümden kurtulamaz” sözleri ile ifade etti.

Görüşmeler yeniden başlayacak ancak SDG “statü” konusunda geri adım atmıyor

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, SDG’nin merkezi orduya entegre olmasını sağlama kapsamında yakın zamanda ABD ve Suriye yönetimi ile bir araya geleceklerini açıklarken Kuzeydoğu Suriye Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim, Kürtlerin anayasal ve siyasal haklarının tanınması için yakında bir Kürt heyetinin Şam’a gönderileceğini belirtti. Görüşmelerin “sembolik” olmaması için, batılı garantörler eşliğinde yürütülmesini istediklerini vurgulayan Müslim, “Tam merkezi bir yönetime dönmeyi kabul etmeyeceğiz. Kürt halkı kendi bölgelerinde karar sahibi olmalıdır” dedi. Müslim, silahlı güçlerin geleceği konusunda ise, “Siyasi haklarımız güvenceye alınmadan hiçbir değişiklik olmaz” ifadelerini kullandı. 

Suriye’de hareketli bir döneme geriliyor

Müslim’in bu açıklaması SDD ile Şam arasında süren müzakere trafiğinin yeniden canlanabileceği şeklinde yorumlanırken Ankara ve Tel Aviv’den gelen açıklamalar, Cumhurbaşkanı Ahmet el-Şara’nın Moskova ziyaretindeki değerlendirmeleri, yakın zamanda Suriye’de hareketli bir döneme girileceği mesajı verdi.

Fidan, Suriye’deki gelişmeleri değerlendirdiği Ülke TV’de İsrail’in durumuna dikkat çekerek, kriz alanlarının iyi yönetilmesi gerektiğini ve bu konuda ciddi mesafeler kat edildiğini, “En büyük risk, İsrail yayılmacılığının Suriye üzerinden devam etme riski; en fazla konuştuğumuz, istişare ettiğimiz, Amerikalılarla da görüştüğümüz konu, bu konu” dedi.

“Suriye’de kontrol ettiğimiz bölgelerde kalacağız”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye sınır hattına ilişkin yaptığı yeni açıklamada ise, ülkesinin Suriye’nin güneybatısındaki stratejik bölgelerde varlığını sürdüreceğini söyledi. Özellikle Cebel el-Şeyh güney (Hermon Dağı) bölgesine dikkat çeken Netanyahu, “Suriye’de ve Cebel Şeyh’in zirvesinde kontrol ettiğimiz bölgelerde kalacağız” diye konuştu.

Netanyahu ayrıca, Şam yönetimiyle Suriye’nin güneybatısında silahsızlandırılmış bir bölge oluşturulması yönünde anlaşma arayışında olduklarını belirtip, “Amacımız, sınırımıza komşu bölgelerdeki silahlı grupların varlığını sonlandırmak ve Druze halkının güvenliğini garanti altına almaktır” dedi.

İsrail’den kalıcı adımlar

Güvenlik kaynaklarına göre, İsrail ordusu yakın zamanda Kuneytra ve Süveyda kırsalında insansız hava araçlarıyla gözlem uçuşlarını arttırırken, Hermon Dağı çevresine yeni radar sistemleri yerleştirdi. Kaynaklara göre, Netanyahu’nun bu açıklaması, İsrail’in Suriye’nin güneyinde kalıcı bir “güvenlik kuşağı” kurma niyetine işaret ediyor. Bu politika, İsrail’in 1980’lerde Lübnan sınırında uyguladığı güvenlik doktrinine benzetiliyor. 

Rusya Suriye’de yeniden sahnede: Şara’nın moskova ziyaretinin şifreleri

ABD, İsrail, Türkiye, İngiltere, Fransa’nın da aralarında yer çok ulusla güçler, Suriye yönetimi üzerinde etkili olmak için baskıyı arttırırken mevcut yeni yönetime karşı geçmişte operasyonlar gerçekleştiren Rusya’da bu güçler arasında yerini almak için harekete geçti. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Şara, geçtiğimiz günlerde Moskova’ya resmi ziyaret gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Şara’nın Moskova ziyaretinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus yetkililer üzerinde olumlu bir etki yarattığı belirtiliyor. Eski Devlet Başkanı Beşar Esad yönetiminin devrilmesinden hemen önce kaybettiği Suriye’deki nüfuzunu yeniden tesis etmek ve Tartus ve Hmeymim üslerindeki güçlerinin varlığını sürdürmesini sağlamayı hedefleyen Rusya’nın, eski muhalefet tarafından düşman olarak görülmesine rağmen, Suriye kıyılarındaki stratejik varlığının korunmasını, Afrika’ya ulaşım yollarının güvenliğini ve yeni Suriye yönetimiyle ilişkilerinin güçlendirilmesini garanti altına alan bir mutabakat sağlamayı başardığı ileri sürülüyor.

Ziyaretin sonuçlarını aktaran birden fazla Rus kaynağına göre ziyaret, “Moskova ile Şam arasındaki önceki aşamanın aşılmasında bir başarı ve Avrupalılar ile Amerikalıların eski rejimin devrilmesinin Rusya’yı Suriye ve çevresinden uzaklaştırma hedeflerine ulaştığına inanmalarının ardından, Rusya’nın bölgede yeniden rol oynamaya başlaması” olarak değerlendirildi. 

Şara, Moskova’dan “İsrail’i durdur” talebinde bulundu mu?

Arap medyasına yansıyan iddialara göre, “Rusya, Suriye’deki üslerinin varlığı konusunda Şara’dan resmi bir açıklama aldı. Karşılığında Şara, Rusya’dan önceki rejime sürekli destek, petrol, buğday ve silah yardımı ve Suriye’ye yönelik saldırılarını durdurmak için İsrail İle birlikte hareket etmesini” talep etti. Kaynaklar, “Şara’nın Moskova’ya açıkça fon eksikliğini ve Rus yardımına, ekonomik ve yatırım desteğine ihtiyacı olduğunu bildirdiğini” ve “Moskova’nın Suriye halkını asla terk etmediğini” belirtti.

Bilgilere göre, Şaraa, Rusya’ya mümkün olan en iyi ilişkileri vaat etti ve Suriye pazarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere Rus petrolünün sevkiyatının güvence altına alınması ve kendisine sürekli buğday tedarik edilmesi başta olmak üzere çeşitli sektörlerde yardım talep etti. 

Arap medyasına yansıyan bir başka iddiaya göre ise Şara, Rusya’dan Golan Tepeleri çevresinde güvenlik ve denge unsuru olarak daha görünür bir rol üstlenmesini istedi. Şara, bu öneriyi “bölgedeki istikrarın sağlanması” gerekçesiyle dile getirdi.

Author: can tok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir