AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yerebakan, Uluslararası Sıfır Atık Forumu’nda konuştu Açıklaması

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sağlık Politikaları Başkanı Halit Yerebakan, bir ülkede çevre politikası yoksa sağlık politikasının da sürdürülebilir olamayacağını belirterek, “Toprak ne kadar temizse bağışıklık o kadar güçlü, hava ne kadar berraksa sinir sistemi o kadar dayanıklıdır. Sıfır atık adımları, halkın yarınlarına yapılmış en uzun vadeli şifa yatırımıdır, gezegeni iyileştirmek, toplumsal bağışıklığı güçlendirmektir.” dedi.

Yerebakan, Sıfır Atık Vakfı tarafından, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Programı (UNEP) ve UM-Habitat işbirliğiyle “Sıfır Atık Hareketi: İnsan, Mekan, Dönüşüm” temasıyla İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Sıfır Atık Forumu’na “Dünya İçin Politika: Sıfır Atık İçin Düzenlemeler” konulu panelde konuştu.

Birlikte iyileşmeyi konuşmak için forumda yer aldığını dile getiren Yerebakan, “Atık, kulağa basit bir kelime gibi geliyor. Plastik, cam, kağıt, hayatın artıkları… Oysa atık, bir toplumun iç dengesinin bozulduğunu fısıldayan sessiz bir işarettir, iyileşme isteyen sistemlerin görünür kıldığı bir semptomdur. Toprağın taşıyamadığı her çöp, insanın taşıyamadığı stresle aynı kaynaktan beslenir. Çöpü kaldırımlardan topladığınızda konu kapanmaz. Nasıl ki bir evin dolaplarının içi karmaşayla doluyken düzenli görünmesi o evde yaşayanın zihnini rahatlatmazsa, şehirdeki atığı gözümüzün önünden kaldırmak da içsel yükü ortadan kaldırmaz.” ifadelerini kullandı.

Atığın, şehirlerde biriktiği gibi insanlarda da biriktiğinin altını çizen Yerebakan, şöyle devam etti:

“Bir kentin atıklarını temizlediğinizde yalnız sokaklar değil, zihinler de ferahlar ama esas olan, o atıkların oluşmasını engellemektir. İşte o zaman bir toplumun yükü hafifler. Bu yüzden sıfır atık politikaları, çöp toplamaktan çok daha fazlasıdır. İnsan ile gezegen arasında yeni bir şifa hattı kurmaktır. Hava kirlenince bedenin ritmi bozulur, denizler plastikle dolunca, mikroplastikler doğmamış bebeklerin plasentalarına kadar ulaşır. Toprak toksikleştiğinde sadece ağaçlar değil, insanın direnci de düşer. Toksik çevre, toksik ruh hali üretir. Toksik bir çevrede yaşayan toplum, toksik bir dil, toksik ilişkiler ve toksik bir siyaset üretmeye başlıyor. Öfke patlamalarını, kaygıyı, kronik yorgunluğu yalnız psikolojiyle açıklayamayız. Bilim bize şunu söylüyor: çevre kirliliği yalnız suyun ve havanın kimyasını değil, insanın ruh halinin kimyasını da değiştirir.”

“Gerçek dönüşüm davranışla başlar”

Yerebakan, günümüzde kronik hastalıklar, alerjiler, solunum sorunları ve stres kaynaklı rahatsızlıkların arttığını, bunların bireysel sağlık sorunları gibi görünse de aslında sistemik sorunlar olduğunu dile getirdi.

Havanın, toprağın, suyun kirlendikçe bağışıklık ve sinir sisteminin zayıfladığını vurgulayan Yerebakan, “Bir ülkede çevre politikası yoksa, sağlık politikası da sürdürülebilir olamaz. Toprak ne kadar temizse bağışıklık o kadar güçlü, hava ne kadar berraksa sinir sistemi o kadar dayanıklıdır. Sıfır atık adımları, halkın yarınlarına yapılmış en uzun vadeli şifa yatırımıdır, gezegeni iyileştirmek, toplumsal bağışıklığı güçlendirmektir.” diye konuştu.

Yerebakan, koruyucu hekimlik ilkesinin net olduğunu aktararak, hastalığın yayılmadan önlenmesi, damarlar tıkanmadan beslenme ve yaşam alışkanlıklarının düzeltilmesi gerektiğini aktararak, çevre politikasının da böyle olduğunu dile getirdi.

Dere kirlendikten sonra filtre takmanın ameliyat anlamına geldiğini, asıl olanın üretim aşamasında kirlenmeyi önlemek olduğunu vurgulayan Yerebakan, “Bu, erken müdahaledir. Elbette raporlar, yönetmelikler, yasalar gerekir, fakat hayatı dönüştüren asıl güç alışkanlıklardır. Bir şeyi yasaklamakla bir kültürü dönüştürmek aynı şey değildir. Yasaklar liste oluşturur, kültür ise davranışla kurulur. Gerçek dönüşüm davranışla başlar.” değerlendirmesinde bulundu.

“Sıfır atığı ‘kolektif arınma protokolü’ ve toplumsal berraklaşma süreci olarak görüyoruz”

Halit Yerebakan, gereksiz üretim, aşırı tüketim ve plansızlığın şehirlerin metabolizmasını bozduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Sıfır atık politikası, temizlikten öte, sistemin metabolizmasını düzenleme çabasıdır. Bir toplumun atık politikası, insanlarının hayatla kurduğu ilişkinin özetidir. Çöp dağları büyürken insanların bitmek bilmeyen bir yorgunluk duygusuyla yaşaması tesadüf değildir. Bu yaşamın ritminin bozulduğu anlamına gelir. Bu nedenle bizler sıfır atığı bir ‘kolektif arınma protokolü’ ve toplumsal berraklaşma süreci olarak görüyoruz. Yani yasaklar listesi değil, bir iyileşme süreci. Çöpü azaltmak, fazlalığı geride bırakmak, bir toplumun kolektif şifalanma adımıdır. Ülkemizde çevre bilincinin temelleri, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde atıldı. Türkiye, çevre duyarlılığını devlet politikası haline getiren öncü ülkelerden biri oldu. Bugün bir araya geldiğimiz bu büyük şifa hareketinin mimarı, Sıfır Atık hareketinin Türkiye’de ve dünyada yaygınlaştırılmasına öncülük eden saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi, bu vizyonu insandan topluma, şehirden gezegene uzanan bir iyilik zincirine dönüştürmüştür. Kendilerine bu büyük şifa yatırımı için şükranlarımızı sunuyoruz.”

Author: can tok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir